Aktif karbonun fiziksel özellikleri, gözenekli yapısı ve
geniş yüzey alanı üzerinde odaklanır. Gözeneklilik, gözenek yapısı, gözenek
boyutu dağılımı ve özgül yüzey alanı, adsorpsiyon işlemlerinin anlaşılmasında
kritik öneme sahiptir. Yüzey alanı genellikle BET yöntemi kullanılarak
belirlenir. Bu yöntemde, azot-helyum gaz karışımı adsorbe edilerek farklı
basınçlardaki adsorpsiyon miktarları ölçülür.
Büyük bir yüzey alanına sahip olması, aktif karbonun
adsorpsiyon merkezlerinin sayısını artırır. Ticari ürünler tipik olarak
500-1.200 m2/g arasında bir yüzey alanına sahiptir, özel amaçlar için
kullanılan aktif karbonlar 3.500-4.500 m2/g yüzey alanına sahip olabilirler.
BET yöntemi dışında, sıvı faz fenol yöntemi ve metilen
mavisi adsorpsiyon testleri de yüzey alanının belirlenmesi için kullanılabilir.
SEM analizi, aktif karbonun morfolojisini görsel olarak gösterir ve tanecik
boyut analizi ile EDX analizi sayesinde element yüzdesi belirlenebilir.
Gözenek yapısı, aktif karbonun porozitesini belirlemede
önemli bir rol oynar. Gaz adsorpsiyonu ve civalı porozimetre, porozite
ölçümlerinde en sık kullanılan yöntemlerdir.
Aktif karbonun oluşumu sırasında karbonizasyon
sıcaklığındaki artış, küçük moleküllerin uzaklaşmasına ve mikroporların
oluşmasına neden olur. Bu süreçte çapraz bağlı selülozik ana yapı bozulmaz ve
selüloz yapısı karbon yapısına dönüşür. Ancak, bu proses mükemmel değildir ve
oluşan karbon yapısı tabakasal değildir, bu nedenle modellenmesi zordur.
Aktif karbonun diğer fiziksel özellikleri arasında yoğunluk,
aşınma dayanımı, sertlik, nem miktarı, kül miktarı, asitte çözünen madde
miktarı, suda çözünen madde miktarı, su tutma kapasitesi ve şişme kapasitesi
bulunmaktadır. Bu özellikler, aktif karbonun çeşitli endüstriyel uygulamalarda
etkili bir adsorban olarak kullanılmasını sağlar.
Aktif karbonun kimyasal özellikleri, içerisinde bulunan
basit grafitik kristallerin köşe ve uçlarında yer alan yüzey gruplarına
odaklanır. Bu yüzey grupları, karbonun organik bölümünü oluşturur. Hidrojen ve
oksijenin kimyasal olarak bağlı olduğu yüzey grupları, karbonun özelliklerini
etkiler. Hava ile temas durumunda, karbon oksijen ile kimyasal bir bağ yapar.
Başlangıç maddesinde bulunan oksijen ve hidrojen, kristal
yapı düzeninde önemli bir rol oynar. Karbonizasyon ve aktivasyon süreçleri
sırasında, yüksek sıcaklıklarda büyük bir C/H oranı sağlanır. Aktif karbon
yapısında bulunan heteroatomlar, karbon kökenli maddelerde bulunan hidrojen,
oksijen ve diğer atomlarla bağlar oluşturur. Bu bağlar, karbon atomlarını
çevreleyen kuvvetli valansları tam olarak dolduramaz, bu nedenle kristal
yapının uçlarına ve köşelerine bağlanır.
Eğer kristal kafes içerisindeki karbon atomlarının hatalı
bir yerleşimi söz konusu ise, bu atomlar enerjilerini azaltmak için oksijen,
hidrojen ve diğer atomlarla reaksiyona girer. Oluşan kompleks bileşikler, güçlü
karboksilik gruplar, zayıf karboksilik gruplar, fenol grupları ve karbonil
grupları olmak üzere dört farklı yüzey oksitleri formunda bulunur.
Bu asidik oksitlerin ayrılması, alkali çözeltiler ile
nötralizasyonla sağlanabilir. İnert gaz atmosferi ve vakum altında yapılan ısıl
işlem de bu grupların karbondan uzaklaştırılmasına katkı sağlar. Kullanılan
başlangıç maddesine bağlı olarak, aktif karbonlar %1-15 arasında mineral madde
içerebilir. Mineral madde içeriği silikatlar, alüminatlar, kalsiyum, magnezyum,
demir, potasyum, sodyum, çinko, kurşun, bakır ve vanadyum gibi anorganik
maddeleri içerir. Gazlardan ve çözeltilerden elektrolitlerin ve nonelektrolitlerin
adsorpsiyonunda, aktif karbon yapısındaki mineral madde içeriği rol oynar.
Demir, kalsiyum ve diğer alkali bileşikler, su buharı ile yapılan aktivasyon
işlemi sırasında katalizör görevi görür. Sodyum ve potasyumun hidroksitleri ile
karbonatları, dar ve uzun şekilli mikroporların oluşumunu arttırırken, toprak
alkali bileşikler, metalik partiküllerin kanallaşması özellikleri ile mezopor
oluşumunu zenginleştirir.